NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
وَكِيعٌ
حَدَّثَنَا
ابْنُ
جُرَيْجٍ عَنْ
عَطَاءٍ عَنْ
ابْنِ
عَبَّاسٍ
عَنْ الْفَضْلِ
بْنِ
عَبَّاسٍ
أَنَّ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَبَّى
حَتَّى رَمَى
جَمْرَةَ
الْعَقَبَةِ
el-Fadl b. Abbâs'dan
rivayet edildiğine göre;
Resûlullah (s.a.v.)
cemre-i akabe'de taşları atıncaya kadar telbiyeye devam etmiştir.
İzah:
Buhârî, hac; Müslim,
Hac; Nesâî, menâsik; İbn Mâce, menâsik; Tirmizî, hac
Bilindiği gibi remy,
atmak demektir. Cim harfinin esresiyle olan cimâr, "cemrenin"
çoğuludur.Kâmûs tercümesinde açıklandığına göre, cemre diye ateş parçasına
denildiği gibi, ufacık taş parçalarına da "cemre" denir. Misbâlı
sahibinin açıklamasına göre "cemre" küçük taş yığını demektir. Bu
mânâya göre cemre "küçük taşların toplandığı yer" demektir. Çoğulu
"cemerât" gelir.
Buna göre "remy-i
cimâr" terkibi ufacık taşlar atmak anlamına geldiği gibi, cemrelere küçük
taş atmak anlamına da gelir. Burada masdar mef ûlüne muzâftır. [M. Zihnî Efendi,
Nimet-i İslâm, s. 623.]
Bu hadis Nesâî'nin
rivayetinde; "Resûlullah'ın terkisinde bulunuyordum. Akabe cemresini
taşlayıncaya kadar telbiyesini duydum, onu taşlayınca telbiyeyi de kesti"
şeklinde geçiyor.